“İklim Bonoları” yenilenebilir enerji yatırımları için önemli kaynak sağlıyor

Dünyanın önde gelen ekonomileri iklim değişikliği ile mücadelede konvansiyonel finansman yöntemlerinin dışında, yenilikçi mali yaklaşımlar ve finansal araçlar geliştiriyor. İklim Bonoları yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı için ciddi kaldıraç etkisi yaratıyor ve yatırımcılara yeni fırsatlar sunuyor.

İklim Platformu, 15 Mart Perşembe günü düzenlenen ve ekonomi ve iş dünyasından temsilcilerinde hazır bulunduğu İklim Buluşmaları-İklim Finansmanı Serisi I toplantısında Londra merkezli İklim Bonoları Girişimi’nin kurucusu ve CEO’su Sean Kidney’i ağırladı. 

İklim Bonoları Türkiye için bir seçenek olabilir mi? Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanında kurumlar ve devlet tarafından İklim Bonoları piyasaya arz edilebilir mi? Yatırımcılardan iklim bonoları için talep gelir mi? Diğer ülkelerdeki uygulamalar Türkiye için model olur mu? gibi soruların yanıtlarının arandığı toplantıda konuşan İklim Bonoları Girişimi’nin kurucusu ve CEO’su Sean Kidney, “İklim değişikliği çok acil çözüm bekliyor. Birçok ülkede, iklim değişikliği sorununun çözümü için, konvansiyonel finansman yöntemlerinin dışında, yenilikçi mali yaklaşımlar ve finansal araçlar geliştiriliyor” diye konuştu. 

Yenilenebilir enerji yatırımları için finansman desteği sağlıyor

Türkiye’de iklim değişikliği ve enerji güvenliği gibi sorunlarla mücadelede atılması gereken çok önemli adımlar olduğunu belirten Sean Kidney, “Türkiye’nin fosil yakıt ihtiyacı yüzde 90 seviyelerinde seyrediyor. Fosil yakıtların inişli çıkışlı seyri önemli maliyetler getiriyor. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları için aynı şeyi söylemek çok zor. Sadece yatırım maliyetleri yüksek. Buna karşın işletme maliyetleri çok düşük. Bu amaçla piyasalar ihraç edilen iklim bonoları yatırım maliyetlerin karşılanması açısından önemli bir kaynak sağlayabilir” dedi. 

2A Kredi notuna sahip bonolar ay sonu ihraç edilecek

İklim bonolarının tahvil piyasasındaki iklim değişikliği ve temiz enerji alanında çok az faaliyet olması sonucu piyasaya sürüldüğünü belirten Sean Kidney, “Halen dünya piyasalarında yeşil olarak etiketlendirilmiş 16 milyar USD’lık bono bulunuyor. Bunun önemli bir kısmı İklim Bonoları Girişimi tarafından ihraç edildi. İklim bonoları için yeni başlayan bir sertifikasyon programı var. İlk sertifikalı bonolar 2A kredi notuna sahip ve bu ay sonunda ihraç edilmeyi bekliyor” diye konuştu. 

 Türkiye’de riskler var; iklim bonoları bu riskleri azaltabilir

Dünyanın önde gelen ekonomilerinde birçok yatırımcının iklim bonolarına yatırım yapıldığını, buna karşın Türkiye’de bir takım riskler bulunduğunu dile getiren Sean Kidney sözlerine şöyle devam etti: “Yenilenebilir enerji alanında yapılan yatırımların etiketlenerek, bu alanlardaki yatırımlara destek sağlanması yurtdışından da yatırımcı çekmesini sağlayacaktır. İklim bonoları sadece belli alanlarla sınırlı değil. Enerji verimliliği, toplu taşımacılıkla ilgili yatırımlar, demiryolları altyapı yatırımı, elektrikli araç üretimi, sulama ile ilgili altyapı yatırımı, liman ve denizcilik altyapısı ve fiber internet altyapı yatırımlarda iklim bonosu ihracı yapılabilir.”

İklim Platformu ile birlikte çalışıyoruz

İklim bonoları ile yeni yatırımlar çekilebileceğini ve yeni piyasalara erişilmesi konusunda avantaj sağlayacağını vurgulayan Kidney, “Türkiye’de İklim Platformu ile iklim bonoları konusundaki fırsatları değerlendirmek üzere çalışmalar yapıyoruz. Özellikle Amerikalı ve Kuzey Avrupalı yatırımcılara yönelik iklim bonoları ihraç edilmesi hedefleniyor” dedi. 

Sean Kidney- Climate Bonds Initiative Kurucu ve CEO’su Climate Bonds Initiative Kurucu ve CEO Sean Kidney, aynı zamanda Climate Risk Ltd adlı şirketin Avrupa yöneticiliğini de yapıyor. Sean Kidney iklim risklerinin analiz edilmesi ve yeni yatırım fırsatların değerlendirmesi konusunda uzun yıllardır yaptığı çalışmalar ile tanınıyor. 

Kurumsal yatırımcılar için ve özellikle emeklilik fonlarının yatırımlarının piyasalarda değerlendirilmesi konusunda önemli bir deneyime sahip olan Kidney, Avustralya’nın ilk eko-yatırım fonunu geliştirmiş ve birçok kez Büyük Emeklilik Fonu ödüllerine layık görülmüştür.

İlklim Platformu Hakkında 

“İklim Platformu”, iklim değişikliği ile mücadele ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolunda yürütülen çalışmalara destek sağlamak amacıyla kuruldu. İklim Platformu'na üye olan şirketlerin üst düzey yöneticileri "Türkiye İklim Değişikliği Liderler Grubu'nu oluşturuyor. Platform, düşük karbon merkezli yeni bir ekonomi ve kalkınma modelinin şekillendiği günümüzde şirketlerin beklenen değişime hızlı, verimli ve maliyet-etkin bir çerçevede uyum sağlaması için araçlar geliştiriyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Sekretaryası'nın yapmış olduğu son araştırmaya göre küresel sıcaklık artışının endüstri öncesi döneme göre 2oC'nin altında kalması için iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde yapılacak tüm yatırımların %80'inin özel sektör tarafından karşılanıyor olması bekleniyor. Bu beklentinin karşılanması amacıyla küresel ekonominin karbonsuzlaştırılması için 2020 yılından itibaren yıllık 560 milyar USD yatırım ihtiyacı olduğu birçok kuruluş tarafından belirtiliyor. Bu durum, ekonomide büyük bir dönüşüm sürecinin başlaması gereğini ortaya koyuyor. 

Bu sürecin gerisinde kalmamak için Türkiye'nin küresel rekabet gücünün korumasının sağlanması, sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir kalkınma modelinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu sürecin liderliği ise iş dünyasına düşüyor. 

 Bu hedef doğrultusunda çalışmalarına başlayan "İklim Platformu"nun başlıca çalışma alanları; şirketlerde iklim değişikliği konusunda kurumsal yapının güçlendirilmesi ve risk yönetimi için araçlar geliştirilmesi, şirketlerin karbon azaltım çalışmalarının desteklenmesi ve kaynak verimliliğinin teşvik edilmesi, şirketlerin rekabet gücünün korunması için zamanında, erişilebilir ve doğru veri kaynaklarının sağlanması, sektörel karbon azaltım yükümlülüklerinden kaynaklanabilecek muhtemel risklerin analiz edilmesi, yeni ekonomi modeline geçiş sürecinde düşük karbon teknoloji kullanımının yaygınlaşması için bilgi desteğinin sağlanması,  ulusal iklim değişikliği politikalarının geliştirilmesinin desteklenmesi, iklim değişikliği ile mücadele için kamu - özel sektör işbirliğinin tesis edilmesi, ve uluslararası müzakere süreçlerine iş dünyasının etkin katılımının gerçekleştirilmesi olarak sıralanıyor.