Haberler > Akaryakıt Başlıkları
Akaryakıt sektörünün tecrübeli ismi Ahmet Mert Yılmaz, sektörün son yıllarını değerlendirdi Güncelleme :08.01.20241980’li yıllardan itibaren sektörü etkileyen gerçekleri ve bunlara neden olan dinamikleri içeren “RAFİNE YILLAR” kitabını 3.5 yıl önce çıkararak akaryakıt sektörüne kazandıran Ahmet Mert Yılmaz, sektörün son yılları ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
EPSİLON yayınevi tarafından çıkarılan ‘’Rafine Yıllar’’ kitabımın ardından 3,5 yıl geçtiğini açıklayan Ahmet Mert Yılmaz, yoğun ilgi gören bu kitapta 1980’li yıllardan itibaren akaryakıt dağıtım sektörünü etkileyen gerçekleri ve bunlara neden olan dinamikleri yazmıştım diyerek ‘’Rafine Yıllar’’ kitabı ve akaryakıt sektörü ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Kitabın çokça okunmasının kendisini çok mutlu ettiğini belirten Ahmet Mert Yılmaz, burada amaç geçmişe referans niteliğinde bir eser bırakmaktı, bunu yapmış oldum. Şimdi akaryakıt dağıtım sektöründe artan kaliteli iş gücünü görmekten mutlu oluyor, çalışanların çıtayı daha da yukarı çıkardıklarını izliyorum. İkinci kitabımı yeni bitirdim henüz çıkmadı ancak yeni kitap sektörümüzle ilgili değil. Akaryakıt dağıtım piyasası ile ilgili geleceğe referans olacak yeni kitapları meslektaşlarımdan bekliyorum dedi.
Rafine Yıllar’ın son sayfasını yazdıktan sonra şimdi olduğu gibi içimden ‘’Bakalım bundan sonra sektörde neler ne kadar zamanda değişecek’’ diye geçirmiştim diyen Ahmet Mert Yılmaz, öyle ya, hepimiz değişiyor önceliklerimiz farklılaşıyor, bunlara ayak uydurmak için sektörün önemli unsurları şirketler, bayiler, istasyonlar aynı kalmıyor, sektöre yön veren mevzuatlarda değişiklikler yapılıyor, yönetici ve çalışanların iş yapış biçimlerinde yeni yöntemler benimseniyor. Her ne varsa bugün ile geçmiş günlerin temel meseleleri arasında, görmeye çalışmak daha da ötesi ‘’Daha iyi olabilir miydi?’’ diye sormak ve değerlendirmek gerekiyor.
Her sektörde olduğu gibi piyasanın düzenlenmesi amacıyla kitabın ele almadığı 2017 yılından itibaren çok sayıda mevzuat yaşadığını belirten Ahmet Mert Yılmaz, akaryakıt fiyatları üzerindeki vergilerin o yıldan itibaren ciddi şekilde artırıldığını gördük, düzenlemelere ara ara devam ediliyor. Akaryakıttan elde edilen vergi ülke ekonomisi için önemliyse de ödemesi tüketiciye çok ağır geliyor. ‘’Görmeden alınan ürüne’’ dünyanın parasını ödemek tüketicinin hiç sevmediği bir satın alma tecrübesi. Ayakları geri gidiyor istasyona girerken. Üstelik bu ürünün artan fiyatını enflasyonun baş nedeni olarak görüyor insanlar, fiyat düşünce de azalan bir enflasyon görmüyorlar, son yıllar böyle geçti.
2018 yılında rafineri ve dağıtım şirketlerinin ulusal stok tutma zorunlulukları için yeni mecburiyetler getirildiğinin altını çizen Ahmet Mert Yılmaz, önemli bir konu; dünyanın her yerinde görülen bir uygulama ancak parasal yükünü bizim şartlarımızda düşünmek lazım, tüketicinin görmediği önemli bir maliyettir şirketler için.
Dağıtıcı ve bayi arasındaki kâr marjı paylaşımına bayiler için minimum sabit bir yüzde değer getirildiğini söyleyen Ahmet Mert Yılmaz, 2019 yılında, bundan daha azı ile şirketler bayi sözleşmesi yapamaz dendi. Dağıtım şirketlerinin bu rakamın da üzerinde bayilerine iyi şartlar sunduklarını görüyorum. Doğal olarak şirketler kendilerini hep daha fazlasını vermek zorunda hissediyorlar çünkü bir dağıtım şirketi istasyon sayısını artırmaz veya elindekini kaybederse daha çok ürün satamayacak ve ancak çokluk ekonomisinde elde edebileceği ciro ve kârdan mahrum kalacaktır. Akaryakıt, tavan fiyatı kontrol edilen komodite olmuş bir ürün sonuçta. Birim kâr marjı çok düşük olduğunda bizdeki gibi ancak fazla satarsanız kazanabilirsiniz. EPDK’nın sektöre tanımakta olduğu ve sık sık uyardığı toplam kâr nispetini düşününce bazı bayi sendikalarının dağıtım şirketleri ile sözleşme yaptıklarında elde ettikleri olanaklardan şikâyetçi olmasını anlamak güç oluyor.
Promosyon konusunda yapılan düzenlemelerde bayi mutabakatı alınması şartıyla müşteriye finansal destek sağlayan yeni ve yaratıcı programlar düzenlendiğini açıklayan Ahmet Mert Yılmaz, bu konuda Rafine Yıllar çıkana kadar sıkı bir promosyon yasağı vardı, şimdi ise şirketler programlarının maliyetini müşteriye farklı bir imkân sunmak adına üstleniyor ve düzenlemeye devam ediyorlar.
Bayilere ve dağıtım şirketlerine teminat zorunluluğu geldi diyen Ahmet Mert Yılmaz, bu doğrultuda yapılan sıkı denetimler sonucunda dağıtıcı sayısında önemli azalmalar gördük. Piyasayı düzenleyici kurumun belirli aralıklarla dağıtım şirketlerine denetim altında tuttuğunu ve bu konuda kararlı olduğunu izliyoruz. Rafine Yıllar kitabımda çokça bahsettiğimiz fiziki akaryakıt kaçakçılığının ülkemizde önemli ölçüde gündemi işgal eden bir konu olmaktan çıktığını gördük. Sektörün gündeminde azalan dağıtım şirketi sayısı var. Zaten çok olmaması gerektiğini 2005 yılından itibaren söyledik, bunun rekabet ile bir alakasını göremediğimizi anlatmıştık. Şirket sayısının çok olmasını rekabet hukukuna bağladılar. Bir ölçüde doğru ama alt yapısı, ürün tedarik olanakları, depo sayısı, rafineri bağlantısı, ithalat yapabilme ve sermaye gücü kısıtlı şirketler sektörü terk etmek zorunda kaldılar, dayanamadılar. Biz bunu baştan söyledik dedik ki; belli bir gücü olmayan şirket, tedariki, ellemesi, dağıtımı, satışı hassasiyetleri olan üründe zorlanır, bundan sektör ve tüketici olumsuz etkilenir, etkilendi de. Dağıtım şirketi olmak için zorlaştırıcı hükümler baştan olmalıydı. Bunun tekelci zihniyetle ilgisi yok, işin doğası buydu.
Akaryakıt sektörünün komodite bir pazar olduğunun iyice anlaşıldığının altını çizen Ahmet Mert Yılmaz, bu geçen sürede, 2016 yılından bu yana değişiklik yok. Satılan ürünlerin arasında fark varsa bile tüketici bunu hissetmiyor, nereden alsa aynı ürün diye düşünüyor. Eskiden olduğu gibi markanın güvenilirliği ile bağlantılı istasyonu seçerken görüntüsü, temizliği ve servis kalitesi, müşterinin akaryakıt dışı isteklerini karşılayabilmesine dikkat ediyoruz. En önemlisi de müşterinin en kolay şekilde istediği markanın altında yer alan istasyona ulaşması. Pompa fiyatları düzenleyici kurum tarafından bastırıldığı için farklı ürün geliştirmek, farklılığı ispatlamak için yeni bir çaba yok. Ülkedeki enflasyonu artırmamak gerekçesiyle istasyonların pompa fiyatlarını ilgilendiren piyasa mevzuatının liberal hükmü çalışmıyor. 2016 yılından bu yana şirket ve bayilerin kâr marjları enflasyon nispetinde artmadı, dolar bazında ise düştü. Ama gerek şirketlerin gerekse bayilerin artan ürün fiyatları nedeniyle öz sermaye gereksinimleri tavan yaptı, bir nedeni de akaryakıt alırken kart kullanan müşteri sayısının çoğalması. Bankanın parayı bayinin hesabına geçme süresi kredi maliyetleri ile bağlantılı. Bu şikâyet hiç azalmadı aksine arttı 2016 yılından bu yana.
Akaryakıt ile uğraşmak yerine başka iş yapmalıyım diyenlerin sayısının giderek artığını belirten Ahmet Mert Yılmaz, zaten bu nedenle bayi şirket ilişkileri gergin, piyasadaki dağıtım şirketi sayısı hem azalıyor hem de şirketler el değiştiriyor. Dikkat edilirse sektörün yeni oyuncuları sadece dağıtım marjları ile yetinmeyip doğasında kârlılığa entegre bakacak şirketler oluyor; bunlar ya üretime yakın oluyor ya da tedarik zincirinde uluslararası alanda kuvvetli ticaret yapanlar. Marjlara entegre bakmak istemeyenler veya bakma olanağı olmayanlar piyasadan çekiliyor veya aklından çekilmek geçiyor, piyasadaki gelişmeleri gördükçe benim kanaatim bu elbette. Niye biri gidiyor neden başkası geliyor sorusunun yanıtı bu bence. Sektörün zarar görmemesi, tüketicinin kaliteli ürün alması, istasyonların bakımlı, emniyetli yerler olması için dağıtıcı ve bayi kâr marjlarına bakılıp güncellenmesi ve güncel olarak sürmesi gerekiyor, tüm operasyon maliyetlerinin arttığı unutulmamalıdır. Bunun basmakalıp, alışılmış bir söylem olarak duyulmamasını öneririm. Akaryakıt tehlikeli bir üründür, alımından satımına kadar sağlık emniyet ve çevresel konular bir an bile ihmal edilmemelidir. 2016 yılından bu yana sektör memnuniyet verici bir şekilde çok olumlu davranmıştır bu konuda.
Neticede Rafine Yıllar kitabı yazıldıktan sonra birçok temel konunun gelişmiş bazılarının ise aynı kaldığını gözlemlediğini vurgulayan Ahmet Mert Yılmaz, elektrikli veya hibrit araçların artmasını elbette söylemeliyiz, bu konuda mesafe almaya devam ediyor otomotiv sektörü ancak konvansiyonel otomotiv demografisinin önümüzdeki orta vadede radikal olarak etkilenmesini beklemiyorum. Sektörde kaldığım sürece Rafine Yıllar’ı referans alarak akaryakıt sektörünün temel konularına birlikte bakmak ilginç olacaktır dedi. Bu haber 950 kere okunmuştur.
|
|